Kalitesi ve profesyonelliği ülke sınırlarını aşmış bir firma Delta Kalıp...Müşterilerine sunmuş olduğu kaliteli ürün ve hizmetler ile hem yurtiçi hem de yurtdışında tercih sebebi olan ve rakiplerinden bir adım önde olan Delta, pek çok Avrupa ülkesine ihracat yapıyor. Günden güne büyüyen kadrosu ve ürün gamı ile faaliyetlerine devam eden firma teknolojinin ışığında, kalite odaklı ve bilinçli yapısı ile çalışmalarını sürdürüyor.
Delta Kalıp gerek marka bilinirliği gerek ürün gamı gerekse de ticaret hacmi olarak kendini kanıtlamış bir firma. Bu noktada Delta Kalıp 2017 yılını nasıl geçirdi?
2017 yılı, hem ülkemiz hem de dünya genelinde sıkıntıların yaşandığı bir yıl oldu. Bu kapsamda Delta Kalıp olarak bizim bu yıl içerisindeki mantalitemiz; zorluklar karşısında bir fırsat yakalayarak bunu kendi iş hayatımıza nasıl uygulayabileceğimiz düşüncesiydi. Geçen yıl bu anlamda daha çok uzun vadeli ve vizyonumuza hizmet eden çalışmalar yaptık. Yurtiçinde zaten tanınan ve bilinen bir markayız. Yurtdışında da birçok ülkeye ihracat yapıyoruz. Fakat yurtdışında giremediğimiz pazarlar oluyor. Bu noktada potansiyeli yüksek ülkelerde ne gibi çalışmalar yapabiliriz konusunda son dönemlerde birtakım çalışmalar yaptık. Aynı zamanda Türkiye içinde hizmet verdiğimiz firmalarla yakın temasa geçerek ürün ve hizmet yelpazemizi arttırmak adına faydalı çalışmalarımız oldu. Bu konuda da başarılı çalışmalar yaptığımıza inanıyorum. 2017 yılına cirosal açıdan baktığımız zaman yükselişimizin olduğu bir yıl oldu diyebiliriz.
Türkiye’de önemli bir pazar payınız var. Sektörünüzdeki pazar büyüklüğü Delta Kalıp’ın bu pazardan aldığı pay ve pazar hedefiniz hakkında neler söylemek istersiniz?
1993 yılında kurulan Delta Kalıp, sektörde pazar payı büyük olan lider firmalar arasına adını yazdırmıştı. Yıllar geçen çalışmalar sonrasında hem Pazar payı hem ürün gamını genişleterek Pazarda kendini kanıtladı. Sektörümüzde rekabet ettiğimiz firma sayısı oldukça fazla fakat bu firmaların bazıları kısa sürede yok olup gidiyor, bazıları ise fiyat politikasını aşağı çekme yönünde hamleler yapıyor. Dolayısıyla kaliteli ürün ile kalitesiz ürün arasındaki fiyat farkını aşağı doğru revize etmeye çalışıyorlar. Hal böyle olunca da haksız rekabete yol açıyorlar. Delta Kalıp olarak bizim gideceğimiz yol belli. Bu süreç içerisinde biz kaliteden ödün vermeden yolumuza devam etmeyi düşünüyoruz. Bizi tanıyan müşterilerimiz bizi tercih etmeye devam ediyorlar. Tercih etmeyenlere de kendimizi ve ürünlerimizi anlatmaya, kalitenin aslında ne kadar düşük maliyetli olduğunu göstermeye çalışıyoruz. En büyük handikaplarımızdan bir tanesi de sıradan herhangi bir ürünle kıyaslanmamız.
"Ürünlerimizin kalitesi gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında tercih sebebi haline geldi”
Piyasadaki kullanıcılar ürün tercihleri konusunda yeterince bilinçliler mi? Bu noktada hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorlar?
Bizim ürünlerimiz teknik ürünler olduğu için yalnızca satın almayla maliyetlerini belirleyebileceğiniz ürün grupları arasında yer almıyor. Ürünün kullanım performansında maliyeti ortaya çıkıyor. Maalesef ki Türkiye’de henüz büyük firmalarda yavaş yavaş bu konu ölçülmeye başlandı. Bu durum tabii ki sevindirici ama henüz yaygın olmaması bizim gibi firmaları etkiliyor. Dolayısıyla satın almadaki arkadaşlarımız öncelikle ürünü en uygun fiyata nereden alabilirim diye bakıyor ama zaten onlarda ürünü görmüyor. Ürünün performansı aslında üretim aşamasında görülüyor.
Üretim aşamasında yaşanan sıkıntılarda ürünün total maliyeti açısından henüz hesaplanmadığı için böyle bir handikapla karşı karşıya kalıyoruz. Yani toparlayacak olursak; ülkemizde bir ürünü satın alırken öncelikli hedef fiyat oluyor. Fiyatı pahalı gelirse o ürünü almıyor daha düşük maliyetli ürünlere yöneliyorlar. Sonrası ise tabi ki hüsran oluyor. Bu konuyla ilgili bir müşterimizle yaşadığımız bir deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum: "Bundan iki sene öncesine kadar Delta’nın ürünlerini kullanıyordum ama daha sonra fiyattan dolayı çeşitli markalardaki ürünleri almaya başladım. Fakat aldığım üründe sıkıntılar çıkmaya başladı” dedi ve o günden sonra Delta ürünlerini kullanmaya başladığını söyledi. Bu olay müşterimiz açısından kötü olsa da bizim açımızdan sevindirici bir gelişme oldu. Ürünlerimizin kalitesi gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında tercih sebebi haline geldi ve Delta markası kaliteden ödün vermeyen bir marka olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Delta Kalıp olarak pazardan aldığınız pay oranı nedir?
Tabi bu oran ürün gruplarımız doğrultusunda değişiyor fakat genel anlamda bakacak olursak; pazardan aldığımız pay yüzde 30-40 seviyelerinde diyebiliriz.
Türkiye’deki bayi ve satış ağınıza değinelim biraz. Bugün Türkiye genelinde kaç noktada bayiniz var? Bayilerin bölgesinde satış yapıyor musunuz? Büyük firmalar bayileri aşıp size gelebiliyorlar mı? İşlerinizi nasıl yürütüyorsunuz?
2013 yılına kadar sadece bayiler üzerinden satış yapıyorduk. Onun dışında aracısız satış yaptığımız firmalar bulunmuyordu. 2013 yılında ana sanayiden bize direk ürün alma talepleri geldi. Bu talepler doğrultusunda biz de doğrudan satış yapmaya başladık. Renault, Ford, Tofaş, Coşkunöz, Beyçelik gibi firmalara ürün sattık. Onun dışında Türkiye genelinde 19 tane bayimiz mevcut. Ana sanayinin dışında olan müşterilerimize satışlarımızın tamamını bu bayilerimiz üzerinden yapıyoruz. Bayilerimizin satış yaptığı noktalarda eğer müşterimiz bizim fiyat politikalarımız doğrultusunda ürünümüzü kullanamıyorsa, bayiden alma imkanı yok ise ve alıcı ana sanayi veya onun altındaki bir yan sanayi firması ise o firmalara giriş yapıyoruz ama onun dışındaki firmalara girmiyoruz. Böylelikle bayilerimizi de bir anlamda korumuş oluyor. Zaten Türkiye genelinde çok az sayıda direk satış yaptığımız firma var.
Birazda üretim tesislerinizden ve makine parkınızın teknik özelliklerinden bahsedelim. Kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz? Delta’nın tesisinden bir günde kaç parça mal çıkabiliyor?
Bizim fabrikamız 5000 metrekarelik bir arsa üzerinde 4000 metrekare kapalı alanı olan bir yerde faaliyet gösteriyor. Burada 60 kişi çalışıyoruz. Arkadaşlarımız çift vardiya şeklinde çalışıyor. Tüm üretim süreçlerimiz içerisinde kalite her zaman bizim için önemli bir unsur olmuştur. Dolayısıyla hammadde alışımızdan kalite kontrol süreçlerinin üretimin içerisine uygulanışına, paketleme yapılıp müşteriye gönderilişine kadar kalite önceliğine dikkat ediyoruz. Bu süreçte yaklaşık 4 kişi üretimin içerisinde sürekli kalite kontrolü sağlıyor. Dolayısıyla biz müşterilerimize ürünlerimizi sevk ettiğimizde ürünlerimizin bize geri dönüşü kalitesizlik nedeniyle olmuyor.
Artan iş hacmine göre makine parkurumuzu genişletiyoruz. Bundan bir yıl öncesine kadar yalnızca yuvarlak malzeme işlerken yaptığımız işleme merkezi ve taşlama makinesi yatırımı sayesinde de artık kare malzemeleri de işler pozisyona geldik ve bu talepleri de artık kendimiz karşılıyoruz. Kataloğumuzun içerisinde olan ürünlerimizin yanında müşterilerimizin talepleri doğrultusunda kataloğumuzun içerisinde yer almayan ürünleri de üretiyoruz. Yani önemli olan o ürünlerin bizim makine parkurumuza uygun olması ve adetlerinin de verimli olması. Bu şartlarda gelen talepleri karşılıyoruz. İhtiyaca yönelik ürün üretimi de yapabiliyoruz.
"Avrupa kalitesinde üretim yapıyoruz”
Delta ürünleri yurtdışında da ihraç ediliyor. Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? Önümüzdeki yıllarda bu ihracat rakamlarınızı arttırmayı hedefliyor musunuz?
Delta Kalıp’ın cirosunun yaklaşık yüzde 35’lik kısmı ihracattan oluşuyor. Ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine ihracat yapıyoruz ama başta da söylediğim gibi; Rusya, İran ve Amerika pazarları bizim ilgi alanımızda. Bu pazarlarda da ihracat potansiyeli olan müşterilerle birebir görüşerek ihracatlar yapmayı planlıyoruz.
Peki, bu ihraç pazarlarınızda Türk ürünlerine karşı bir ön yargı var mı? Rekabet gücümüz ne durumda? Kalite konusunda onlarla rekabet edebiliyor muyuz? Türk ürünleri tercih ediliyorsa bunun sebepleri nelerdir?
Kalite konusunda Delta Kalıp olarak Avrupa pazarlarına ürünlerimizi gönderirken herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Çünkü zaten onların istediği standartlarda üretim yapıyoruz. Üretim holümüzde ihracata giden ürünle, yurtiçine giden ürün aynı üretim bantlarından geçtiği için kalite konusunda bir bütünlük sağlıyoruz. Bu sebeple Avrupa bizim için kalite açısından zor bir pazar değil. Fakat Avrupa pazarında yaşadığımız en büyük handikaplardan bir tanesi Çin pazarlarının da o bölgelerde çok fazla aktif olması ve fiyatları aşağı yönlü çekmesiydi ama onlar da artık Türkiye’nin ürünlerine ilgi duymaya başladılar. Çünkü Çin’de hem termin sürelerinin çok uzun oluşu hem üretilen ürünlerde kalitesizlik problemi dolayısıyla daha yakın lokasyonlarında ve kalitesinden emin oldukları ülkeleri bulup onlarla iletişime geçiyorlar ve o ülkenin ürünlerini de alıyorlar. Biz de Delta olarak bundan gurur duyuyoruz. Dolayısıyla şunu da rahatlıkla söylemek gerekir; birçok yabancı firmanın Türkiye’de temsilcilikleri var. Kullanılan çeliğin kalitesi, üretimde tercih edilen tezgahların markası ve kalitesi Çin’le kıyaslanamayacak düzeyde. Yani üst düzeyde bizim ürünlerimiz... Dolayısıyla çıkan ürün de haliyle Çin ürünlerinin çok çok üstünde oluyor.
Delta Kalıp, mantalitesinde tam kaliteye inanan bir firma olduğu için hammaddeye de, elemanların yetiştirilmesine de aynı kalite prensibiyle yaklaşıyor. Biz bu senenin başından itibaren elemanlarımıza yoğun bir şekilde kişisel gelişim eğitimlerine soktuk. Bu kapsamda bütün kalite prosesleri teker teker incelendi ve inceleniyor. Zaten istenen kalite proseslerini de İSO gereğini de yerine getiriyoruz ama bunu daha iyi nasıl yapabiliriz, kendimizi nasıl geliştirebiliriz diye düşünüyoruz.
Otomotiv sektöründeki gelişmeleri ve yerli otomotiv üretimi üzerine olan düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız? Bu durum kalıp sektörüne nasıl yansır?
Dünya kalıpçılığının yüzde 75’i otomotiv sektörüne hitap ediyor. Kalan yüzde 25’lik kısım ise diğer sektörlere hitap ediyor. Türkiye’de otomotiv sektöründe belki yerli otomotivimiz yok ama patenti yurtdışına ait olan fakat Türkiye’de üretimi yoğun yapılan bir otomotiv sanayimiz var. Bunun yanı sıra yerli otomotiv üretimi girişimi de başladı. Tabii işin içerisine girip baktığınızda değişik firmalara da gidip gezdiğimiz ve oradaki uygulamaları gördüğümüz zaman çok güzel bir manzarayla karşılaşıyoruz. Yabancılar bizim ülkemize gelerek üretim tesisleri kuruyorlar ve bu üretim tesislerini kurdukları zaman belki tüm ürünlerini de kendi ülkelerinden getiriyorlar. Belli başlı firmalar özellikle bu konulara çok dikkat ediyorlar. Ürünleri hangi firmalardan alacağınıza dair şartnameler koyuyorlar. Baktığınız zaman yurtdışından gelen projelerde şartname olan firmalardan ürünleri aldıkları için aslında onların kalıp üretimi yapan firmaların da kalıbı oluşturmak için almış oldukları tüm malzemelerin yurtdışından geldiğini görüyoruz.
Sonuç olarak baktığınızda burada Türkiye olarak istihdam yaratılıyor fakat bu istihdam tek başına Türkiye’nin ekonomisini geliştirecek bir unsur değil. Biz yan sanayinin gelişmesini istiyoruz. Yan sanayinin gelişebilmesi için yurtdışından getirdiğiniz otomotiv üretimini burada yaptığınız zaman o otomotivle ilgili tüm yan sanayi ürünlerinin de Türkiye içerisindeki yerlere verilmesi gerekiyor. Ancak bu ürün Türkiye içerisinde yapılamıyorsa o ürünün yurtdışından satın alınması bir nebze anlaşılabilir. Ama tüm ürünler yurtdışından gelirse o zaman montaj sanayi oluyorsunuz ve neticede Türkiye’de üretilen kalıplara ürün veren bir firma boyutuna geçiyorsunuz. Bu bizim içinde, diğer tüm sektörler için de değişmiyor. Dolayısıyla eğer bir katma değer yaratmak istiyorsanız, ülkenize gelen yatırımın bir anlamı olmasını istiyorsanız o zaman ülkenize gelen yatırımın aynı zamanda diğer sektörleri de tetikleyici unsurlara sahip olması gerekiyor. Burada da hükümete ve resmi makamlara büyük görev düşüyor. Aslında son zamanlarda bu tarz duyumlar alıyoruz. Yeni projelerde bunu ön planda tutmaya çalışıyorlar. Son zamanlarda gündemde olan yerlileşme politikasının ülkemiz açısından çok anlamlı bir politika olduğunu düşünüyorum. Biz aslında istersek her şeyi yapabiliriz.
Örneğin ASELSAN yan sanayisine yerli üretici arıyor, bu güzel bir haber. Yine yerli otomobilin partnerlerinden bir tanesi olan BMC, motor üretimiyle ilgili MÜSİAD tarafından yerli üretici arıyor ve görüşmek istiyor. Bunlar çok güzel gelişmeler. Öteki türlü bir ülkeyle ulusal çıkarlarınız ters düştüğü zaman size mal vermiyor. Vermeyince de tek başınıza kalıyorsunuz. Daha sonra o sanayiyi oluşturmak, uygulamaya koymak çok büyük bir zaman gerektiriyor. Aslında bu bir ulusal çıkar meselesi ve herkesin de böyle düşünmesi gerekiyor. Burası sadece ticarethane değil, stratejik açıdan Türk sanayisine, savunma sanayisine, havacılığa da etkisi var. Böylesine önemli ürünlerin yerli olması, Türkiye’de üst düzey kalitede üretiliyor olması sadece ekonomik açıdan değil, stratejik açıdan, ülkemiz açısından da büyük önem taşıyor.
"Firmamızın yönetim binasını İstanbul Kartal’a taşıdık”
Sizin de dediğiniz gibi Delta Kalıp her geçen yıl büyüyor ve gelişiyor. Bu arada yönetimi de Kocaeli/ Dilovası’ndan İstanbul/Kartal’a taşıdınız. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz? Burası sizin açınızdan nasıl bir verimlilik sağlayacak? Buradan yönetim Dilovası’na göre nasıl bir yol izliyor?
Biz Dilovası’ndaki fabrikamızda 2014 yılının Nisan ayından itibaren faaliyet göstermeye başladık. Bir ay öncesine kadar buradaki faaliyetlerimizi sürdürüyorduk fakat bu süreç içerisinde gördük ki bizim aslında yönetim olarak daha merkezi bir yerde olmamız gerekiyor. Müşterilerimiz ve bayiliklerimize daha yakın olmamız bize önemli bir avantaj yaratıyor. Sonuç olarak şehirlerarası bir yer söz konusu olduğu zaman randevularınızı genellikle iş yerinizde gerçekleştiremiyorsunuz. Bu da sizin için büyük bir zaman kaybı oluyor. Dolayısıyla daha yakın bir lokasyonda olduğumuzda iş ortaklarımıza da yakın olacağımız için daha verimli çalışacağımızı düşündük, bu paralelde karar aldık. Bir aydır da kararımızın güzel yansımalarını görüyoruz. Örneğin, bayilerimiz bizleri daha sık ziyaret etmeye başladılar. Bizler de onlara elimizden geldiği kadarıyla daha sık gitmeye çalışıyoruz. Piyasaya daha yakın ve içinde olarak bu sayede nabzını daha yakından tutmuş oluyoruz.
Firmalar artık Endüstri 4.0 kapsamında üretim tesislerini ve ürünlerini yeniliyorlar. Delta Kalıp’ta bu konuda çeşitli araştırmalar içerisine girecek mi?/girdi mi? Endüstri 4.0 noktasındaki bakış açınızı öğrenenilir miyiz?
Biz yönetim olarak Endüstri 4.0’dan kaçamayacağımızı biliyoruz. Bunun alt yapılarını oluşturmamız gerektiğinin de farkındayız. Fark yaratmak, dünyadaki yerimizi alabilmek, şirketimizin sürekliliği ve devamlılığını sağlayabilmek için böyle bir yatırımın gerekli. Zaten Delta’nın kendi yaklaşımına baktığınız zaman sizin karşınıza; teknolojiye sıcak bakan, verimli olduğu takdirde yatırım yapmaktan kaçınmayan bir firma profili çıkar ortaya. Dolayısıyla böyle bir profilde olan firmanın Endüstri 4.0’a ayrı bir şekilde bakması mümkün değil bu nedenle Endüstri 4.0 konusuna elbette sıcak bakıyoruz ve doğru zamanda, doğru yatırımlarla hem kendimize hem ülkemize artı değerler kazandırmaya çalışıyoruz. Üretim tesisimizin Endüstri 4.0’a ne kadar uygun olduğu ve bizim neler yapmamız gerektiği vb. konularda birçok görüşme yaptık. Dolayısıyla aslında çok uzağında olmadığımızı gördük. Belli yazılımlarla bu işin üstesinden gelebileceğimizi ve uyarlayabileceğimizi de gördük. Bu yönde çalışmalara da başladık diyebilirim.
Son olarak Türkiye ve yurtdışında katılacağınız fuarlar hakkında bilgi verir misiniz?
Aslında öteden beri bizim için çekici bir gücü ve potansiyeli yüksek olan bir ülke olarak İran karşımıza çıkıyordu. Biz de yerinde görelim ve aksiyonlarımızı belirleyelim diyerek Haziran ayında İran’daki AMB Fuarı’na katılmaya karar verdik. Bundan iki yıl önce Euroblech’e katılmıştık. Bizim açımızdan verimli geçen bir fuar oldu. Ayrıca Haziran ayında Amerimold Fuarı’na katılacağız. Türkiye’de henüz gündemimizde bir fuar projesi yok. Daha önce Bursa’da düzenlenen kalıp fuarına katılıyorduk. Fakat son iki yıldır katılmama kararı aldık. Bu kararı almamızdaki temel nedenlerden birisi fuarın yeterince verimli geçmiyor olmasıydı. Yönümüzü artık yurtdışına doğru çevirmeye başladık. Türkiye’deki fuarların organizasyon kalitesi Avrupa’yla kıyaslanmayacak düzeyde olduğu için daha çok yurtdışındaki fuarlara katılmayı tercih ediyoruz.